28 Mart 2011 Pazartesi

Nezaket Anlayışı

Kuranda işaret edilen konulardan biri, müminlerin son derece nezaketli olmalarıdır. Ancak bu nezaket anlayışı, halk arasında bilindiği şeklinden oldukça farklıdır. Her insanın ailesinden, çevresinden öğrendiği ve daha sonra da eğitimine, kültürüne göre şekillenen bir nezaket anlayışı vardır. Ancak bu, toplumun her kesimine ve her kültür yapısına göre değişiklik gösterir. Kuran ahlakıyla kazanılan nezaket anlayışı ise bunların tümünün üzerindedir. Herşeyden önce böyle bir nezaket anlayışı kişilere, ortama ve şartlara göre değişmez. Kuranın nezaket anlayışını yaşayan mümin, karşısındaki insanı hataları olsa da Allahın bir kulu olarak görür ve konuşma üslubu, davranışları son derece nezaketli olur. İnsanlara karşı patavatsız bir tavır göstermekten, her türlü kabalıktan, nezaketsizlikten uzak durur. Allah Kuranda insanlara karşı iyilikle davranmayı, güzel söz söylemeyi teşvik etmiştir:
Hani İsrailoğullarından, Allahtan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz. (Bakara Suresi, 83)

Kuranda haber verilen nezaket anlayışının asıl dikkat çeken özelliği bunun kayıtsız şartsız yaşanıyor olmasıdır. Pek çok olumsuzluk biraraya gelse de; hastalık, yorgunluk, zorluk söz konusu olsa da; karşısındaki insan zengin, fakir ya da esir olsa da mümin güzel ahlaktan, nezaketten taviz vermez. Allah bu yüksek ahlakı müminlere aynı ayette şöyle öğütlemiştir:
... anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin... (Bakara Suresi, 83)
Kurana göre, nezakette titiz olunması gereken noktalardan biri de anne ve babaya karşı olan tavırlardır. Allah onlara karşı iyilikle davranılmasını emrettikten sonra bu konuda nasıl bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğini de şöyle tarif etmiştir:
Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: Öf bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle. (İsra Suresi, 23)
Görüldüğü gibi iyi davranış emredilmekle beraber insanlara bu konuya hassasiyet göstermeleri için de detaylı bir örnek verilmiştir.
Anne-babaya saygı ve hürmet göstermenin önemi Kuranda Yusuf Suresinde çarpıcı bir örnekle vurgulanmıştır. Kardeşlerinin kendisini küçük yaşta iken bir kuyuya atması üzerine ailesinden uzun zaman ayrı kalan Hz. Yusuf, yıllarca zindanda kaldıktan sonra Allahın kendisine olan yardımı sayesinde, Mısırın hazinelerinin başına getirilmiştir. Ve bunun ardından da ailesini Mısıra kendi yanına getirtmiştir. Yusuf peygamberin uzun bir aradan sonra anne ve babasıyla olan ilk karşılaşması Kuranda şöyle anlatılır: Böylece onlar (gelip) Yusufun yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı ve dedi ki: Allahın dilemesiyle Mısıra güvenlik içinde giriniz. Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu... (Yusuf Suresi, 99-100)
Ayette bildirildiği gibi Hz. Yusuf önemli bir makama sahip olduğu halde, anne ve babasına karşı son derece tevazulu bir tavır sergilemiştir. Onları kendisine ait olan tahta çıkartıp oturtarak da kendilerine duyduğu saygı ve sevgiyi ifade etmiştir. Hz. Yusuf bu tavırlarıyla hem kendi güzel ahlakını hem de annesine ve babası Hz. Yakupa duyduğu saygı ve hürmeti göstermiştir.

2 yorum: